Eğitim ve öğretim faaliyeti genel itibariyle,çocuklara yönelik bir faaliyet olarak algılanır ve bilinir.Fakat gerçekte doğumdan mezara kadar tüm insanlar eğitim ve öğretim faaliyetinin içinde yer alırlar.Bizim yanlış algılamamıza vesile olan durum ise, eğitim ve öğretim faaliyetinin çocuklara yönelik olarak özel zaman ve mekanlarda özel insanlar tarafından yapılmasıdır.Halbuki herkes sokakta, evde, işte; arkadaşlarından, medyadan, kısaca her zaman ve her mekanda yeni bir şeyler öğrenmektedir.
Anne ve babalar da çocuklarının eğitim ve öğretiminde çocuklarına yardımcı olabilmek için her geçen gün gelişen eğitim teknik ve metodlarını, eğitim psikolojisini, çocuk psikolojisini, çocuk gelişimini en azından genel hatlarıyla bilmek ve takib etmek zorundadırlar. Neden? Çünkü çocuklarımız bizlere Allah tarafından verilen emanettirler.Bu emanetlere en iyi şekilde sahib çıkabilmek, onları yetiştirip güzel ahlakla donatabilmek, hayata hazırlamak ve onlara vazife ve sorumluluklarını öğretmek öncelikle anne ve babanın vazifesidir.
İşte bizler bu vazifemizi en iyi nasıl yapabiliriz diye düşündüğümüzde karşımıza şu önemli sorular çıkıyor: Çocuklar bize neden ve niçin verildi? Çocuklarımızı neden ve niçin yetiştirmek, eğitmek zorundayız? Onları ne zaman, nerede, nasıl, hangi metodlarla ve kimlerle beraber yetiştirecek ve hayata hazırlayacağız? Bu soruları sormak , cevablamak ve gerekenleri yapmak her anne ve babanın vazifesidir. Bu sorular vesilesiyle çocuklarımızın eğitim ve öğretimi noktasında kendimizi motive eder ve bu işin önemini kavrayabiliriz. Yoksa günlük yaşantımız içerisinde çocuklarımızı ve onların geleceğini, en onemlisi de bizim gerçek vazifemizin ne olduğunu (maalesef) unutabiliyoruz.
Peki neler yapabiliriz?
Öncelikle çocuklarımızın eğitim ve öğretimini birinci ve en önemli görevimiz olarak belirlemeliyiz. Çocuklarımızın yetişmesinde en büyük payın biz de olduğunun farkına vararak kendimizi buna motive etmeliyiz.
Bu konuda kendimizi kontrol ederek, çocuklarımız için yaptıklarımızı, yapacaklarımızı ve yapmamız gerekenleri belirlemeliyiz.Sonra bu işin neresinde olduğumuzu görür ve kendimizi tekrar bir kere daha motive edebiliriz.Böylelikle vazifemizi daha iyi anlamış oluruz.Çocuklarımızı daha iyi ve bilinçli yetiştirmeye, hayatlarında daha başarılı olmalarına gayret ederiz..
Tabiki çocuk eğitimi kolay bir iş değildir.İşin en ilginç yanı ise yaptıklarımızın sonucunu hemen göremememizdir. Zaman içinde görür ve farkederiz. Bundan dolayı çocukların eğitim ve öğretiminde çok sabırlı olmamız gerekmektedir.Ayrıca neyi, ne zaman, nasıl, nerede ve kiminle yapacagımızı bilmek ve bunlarıda bir plan içerisinde yapmak çok önemli bir unsurdur.
Yapmamız gereken ilk şey çocuklarımızı tanımamızdır. Evet yanlış okumadınız: Çocuklarımızı tanımak. Onları tanımak demek isimlerini, yaşlarını, ağırlığını, boyunu vs. bilmek değil; bunların yanında ilgi duydukları şeyler, sevdikleri, sevmedikleri, ahlaki durumları, davranışları, olaylara bakış açısı vs. gibi karakteristik özellikleri ile tanımaktır.Peki bu tanıma bize neler kazandıracak? Bu tanıma ile çocuklarımıza neyi, ne zaman, nasıl, nerede ve kiminle öğretecegimizi biliriz.Yani bir doktor gibi hastalığı bilir ve ona göre ilaç veririz.
Çocuklarımızı tanımak için neler yapabiliriz?
İşte size önerim. Evde doktorculuk yapacağız. Nasıl mı? Biliyorsunuz ki doktorlar her hasta için bir dosya oluştururlar ve o dosyalara hastaların kimlik bilgilerini, şikayetlerini, geldikleri zamanı, verilen tedavi yöntemlerini ve ilaçları yazarlar. Yani hastalarını yazılı olarak kayıd altına alırlar ve takib ederler. Böylece hastalarını daha iyi tanımış olurlar. Biz de aynı şekilde çocuklarımız için bir dosya oluşturacağız ve onun yaptıklarını, hoşlandıkları şeyleri, sevmedikleri şeyleri, başlarına gelen iyi yada kötü olayları zaman zaman bu dosyaya yazacağız. Bir süre sonra göreceğiz ki çocuklarımız nelerden hoşlanıyor, ne gibi güzel davranışları var,ne gibi kötü alışkanlıkları var, hepsi ortaya çıkacak. Sonra bu davranışlarına göre biz de gerekenleri yapacak ve o dosyaya kaydedeceğiz.Böylelikle biz de çocuklarımızı daha iyi tanımış olacak ve onları daha bilinçli olarak hayata hazırlayacağız.
Çocuklarımızın yetiştirilmesi ve hayata hazırlanması bizim vazifemizse ve onlar bize verilen değerli emanetlerse, lütfen onlar için bir şeyler yapmaya gayret edelim. Çocuklarımıza sahib olalım. Göreceksiniz ki bu gayretler sonucunda çok güzel neticeler alınmış olacak ve bizlerde bize düşen vazifeyi yerine getirmiş olmanın huzur ve mutluluğunu yaşayacagiz.
Sonraki yazılarımızda eğitim ve öğretimle ilgili teknik bilgileri paylaşmak üzere, iyi günler diliyorum.
Mustafa Teke 04-12-2007